NO TOUCH LASER – GÖZE DOKUNULMADAN, TEMAS OLMADAN YAPILAN GÖZ LAZER TEDAVİSİ
No Touch Laser tedavisi ile miyop,hipermetrop ve astigmat tedavisi göze dokunmadan yapılır.
Bu yöntem hangi hastalara uygulanabilir? Göz yapısı uygun olan miyop, hipermetrop ve astigmatlara uygulanabilir. Yani, uzak ve yakın görme sorunu olan hastalar bu tedavi için aday olabilir. Özellikle korneası ince olan ve kornea yüzeyi normalden daha dik olan olgularda da No TouchLaser tedavisi uygulanabilir.
Uygulama nasıl yapılıyor? No Touch Laser tedavi işlemi, sadece anestetik damla damlatılmasıyla yapılır ve uygulama sırasında hasta ağrı duymaz. Tedavi sırasında göze herhangi bir cihaz teması olmaz, lazer cihazından çıkan ışınlarla göze doğrudan tedavi yapılır. Tedaviden sonra gözlerin kapatılması gerekmez, hasta iki gözünü de açık tutarak evine gidebilir. Uygulama, aynı tedavi seansında iki göze birden yapılır. Hasta eve gittikten sonra 36 saat süreyle gözlerde batışma, kızarma, ışıktan rahatsız olma ve televizyondaki küçük yazıları bulanık görme türü yakınmalar gelişir. Tedaviden sonraki 4. günde hasta bilgisayarda çalışma ve otomobil kullanma türü işleri yapmaya başlar.
Gece görüş problemlerinde nasıl bir uygulama yapılır? Halk arasında ‘kartal gözü’ olarak da bilinen wavefront uygulamasında, göz içindeki ışık saçılmaları ve sapmaları ölçülür ve lazer tedavisi buna göre ayarlanır. Bu sapmalar wavefront tekniğiyle düzeltildiğinde kişinin kendi göz yapısına uygun tedavi gerçekleşmiş olur.
NO TOUCH LASER – GÖZE DOKUNULMADAN, TEMAS OLMADAN YAPILAN GÖZ LAZER TEDAVİSİ
No Touch Laser tedavisi ile miyop,hipermetrop ve astigmat tedavisi göze dokunmadan yapılır.
Bu yöntem hangi hastalara uygulanabilir? Göz yapısı uygun olan miyop, hipermetrop ve astigmatlara uygulanabilir. Yani, uzak ve yakın görme sorunu olan hastalar bu tedavi için aday olabilir. Özellikle korneası ince olan ve kornea yüzeyi normalden daha dik olan olgularda da No TouchLaser tedavisi uygulanabilir.
Uygulama nasıl yapılıyor? No Touch Laser tedavi işlemi, sadece anestetik damla damlatılmasıyla yapılır ve uygulama sırasında hasta ağrı duymaz. Tedavi sırasında göze herhangi bir cihaz teması olmaz, lazer cihazından çıkan ışınlarla göze doğrudan tedavi yapılır. Tedaviden sonra gözlerin kapatılması gerekmez, hasta iki gözünü de açık tutarak evine gidebilir. Uygulama, aynı tedavi seansında iki göze birden yapılır. Hasta eve gittikten sonra 36 saat süreyle gözlerde batışma, kızarma, ışıktan rahatsız olma ve televizyondaki küçük yazıları bulanık görme türü yakınmalar gelişir. Tedaviden sonraki 4. günde hasta bilgisayarda çalışma ve otomobil kullanma türü işleri yapmaya başlar.
Gece görüş problemlerinde nasıl bir uygulama yapılır? Halk arasında ‘kartal gözü’ olarak da bilinen wavefront uygulamasında, göz içindeki ışık saçılmaları ve sapmaları ölçülür ve lazer tedavisi buna göre ayarlanır. Bu sapmalar wavefront tekniğiyle düzeltildiğinde kişinin kendi göz yapısına uygun tedavi gerçekleşmiş olur.
Göz yuvarlağının ortasında bulunan jel benzeri maddenin çevresini 3 tabakadan oluşan bir kılıf sarar. Ortadaki tabaka, “uvea”dır. Uveanın iltihabına “üveit” denir. Üveit, gözün uvea adını verdiğimiz iris, koroid ve kirpiksi cisimden oluşan tabakalarının hepsini veya birini etkileyebilir.
Uvea, artık gözün ayrı bir uzmanlık alanı olarak kabul edilmektedir. Uvea ile ilgili hastalıkların tanı ve tedavisi, immunoloji (bağışıklık bilimi) ve genetik dallarındaki giderek artan gelişmelerle desteklenmektedir.
Erken teşhis, düzenli takip, uyumlu hasta hekim ilişkisi önemlidir. Bu şartlar sağlandığında zarar görmüş göz çoğu kez kurtarılabilir.
Tedavi tamamlansa bile, hasta en az üç ayda bir izlenmelidir. Hastalık sessiz olarak tekrarlayabileceğinden kontrollere ara verilmemesi gerekir. Diğer organlarla ilgili farklı belirtiler hakkında da göz doktoruna bilgi verilmesi şarttır. Örneğin ağızda aft oluşu, ciltteki lekeler, romatizmal belirtiler vb.
Üveit son derece karmaşık bir hastalıktır ve her hastada farklı bir seyir izleyebilir. Tedavisi de hastalığın seyri gibi kişiye özeldir. Uygulanacak tedavide ilacın dozunun, hekim tarafından belirlenmesi gerekir.
Üveitin Sebepleri
Üveit hastalarının %30 ila 40’ında hastalığın nedeni tam olarak tespit edilemez. Üveitler virüsler, mantarlar ve parazitler gibi etkenlerle oluşabileceği gibi, vücuttaki bir hastalığın gözdeki belirtisi olarak da ortaya çıkabilir. Bu yüzden çeşitli tahlillerle hastalıkları araştırmak gerekir. Ayrıca kollajen doku ve otoimmün kaynaklı olarak tanımladığımız sistemik hastalıklar eşliğinde de üveit oluşabilmektedir. Bunlara örnek olarak behçet hastalığı, ankilozan spondilit ve romatoid artrit verilebilir.
Üveite yol açabilen rahatsızlıklar:
Behçet hastalığı
Enfeksiyonlar (bakteri, virüs, parazit ya da mantarlar) başka bölgelerden göze yayılabilir. Tüberküloz, sifilis (frengi), herpes, toxoplazmoz, v.b.
Göz travması ve ameliyatları
Otoimmün reaksiyon (bağışıklık sistemi hastalıkları), romatizmal hastalıklar, ülseratif kolit, sarkoidoz.
Üveitin Belirtileri
Üveit, gözün ön bölümünde oluştuğunda şiddetli dönemlerinde gözde kızarıklık, bulanık görme, göz çevresinde ağrı, ışığa karşı hassasiyet ve uçuşmalar şeklinde belirti verir. Üveit, gözün arka bölümünde yoğunsa, belirtiler çoğunlukla bulanık görme şeklindedir. Üveit görme merkezini tutarsa ani görme azalması ve doku hasarına bağlı kalıcı görme kaybı meydana gelir. Merkezi bölgenin dışında meydana gelen üveitin başlıca belirtileri;
Göz kanlanması
Göz sulanması
Işığa karşı hassasiyet ve kamaşma
Lekeli ve bulanık görme veya ciddi görme kaybı
Ani oluşan ışık çakmaları
Göz küresinde ağrı
Üveitin Çeşitleri
Ön tarafta yer alan
Ara tarafta yer alan
Arka tarafta yer alan
Üveit Nasıl Teşhis Edilir?
Ne şiddette olursa olsun, üveit acil bir hastalıktır. Geç kalındığında hastalık ilerler ve iltihap nedeniyle göz bebeğinde şekil bozuklukları, katarakt, göz tansiyonu yükselmesi gibi kalıcı yan etkiler bırakabilir. Belirtiler başlayınca yapılacak ilk iş üveit konusunda tecrübeli bir göz doktoruna muayene olmaktır. İlk muayene için geç kalınması görmenin kalıcı bir şekilde kaybına neden olabilmektedir.
Bazı üveit çeşitlerinin tipik görünümü vardır ve teşhis hemen konulabilir. Bu durumlarda bile, gözün arka bölümünün tutulması söz konusu ise görmenin ne derece tehdit edildiğinin anlaşılması ve tedavinin etkinliğinin izlenmesi için anjiyografi, ultrasonografi, ERG gibi ileri teknikler gerekli olabilir. Örneğin, ICG adı verilen (indosiyan yeşili) bir boyayla yapılan anjiyografiler şüpheli durumlarda hastalık hakkında doğrudan tanıya götürücü bilgiler verebilmektedir. Daha sonra romatologlar, göğüs hastalıkları, cilt hastalıkları ve nöroloji uzmanlarıyla ortak araştırmalar yapılabilir.
Behçet hastalığı ağızda ve cinsel bölgede tekrar eden “aft” şeklinde yaralar halinde görünen ve gözde üveit yapan bir hastalıktır. Ancak behçet hastalığı vücutta hemen bütün sistemleri tutabilen, eklem, büyük ve küçük damarlar, solunum, santral sinir sistemi ve sindirim sistemi organlarının tutulumuna neden olabilen müzmin iltihaplı bir hastalıktır. Hastalığın bulgu ve belirtileri tutulum gösteren organlarda alevlenmeler şeklinde görülür ve bazı belirtiler uzun süreli devam etse de kişiden kişiye değişen, lezyonların görülmediği ve kişinin şikayet etmediği dönemler de yaşanmaktadır.
Katarakt Tedavisi, Katarakt Belirtileri, Çift Görme, Görme Azalması
Katarakt Nedir?
Katarakt göz rahatsızlığı, gözün içerisinde bulunan ve net görmesini sağlayan doğal merceğin geçen yıllarında etkisiyle saydamlığını kaybetmesi ile oluşmaktadır. Matlaşan doğal mercek sebebiyle hastalar, buğulanmış bir camın arkasından bakıyormuş gibi görürler.
Katarakt Belirtileri Nelerdir?
Kataraktın en belirgin belirtilerinin arasında çift görme, görme seviyesinde azalma, gece görüşünde bozulma, ışığa hassasiyet, gözlük numaralarının sık değişmesi ve renklerde bulanıklaşma gibi sorunlar oluşmaya başlar, bu belirtiler genellikle yaşa bağlı olarak kendini gösterir. Bebekler, şeker hastaları, gözde fiziksel darbeye maruz kalan veya uzun süre kortizonlu ilaç kullanan hastalarda da katarakt görülebilir.
Kataraktın Tedavisi
Gözde Herşey’de gerçekleştirilen lazerle katarakt tedavisi, gözün içerisindeki doğal mercek ileri teknoloji femtosaniye lazer cihazı yardımıyla yapılan mükemmel kesi ile çıkarılır. Bilgisayar yardımıyla çalışan ve göz içine yerleşecek yeni merceğin tam randıman ile çalışmasını sağlayan femtosaniye lazer teknolojisi, katarakt operasyonlarında dünyadaki en ileri teknoloji olmanın yanı sıra, operasyon sonrasında hastaların yaşam kalitesini de olumlu olarak etkileyecek önemli bir etkendir.
Katarakt tedavisinde, en az kullanılan lazer teknolojisi kadar önemli bir başka etken ise göz içerisine yerleştirilecek olan yapay merceklerde kullanılan teknolojidir. Gözde saydamlığını kaybetmiş ve net görememeye sebep olan doğal merceğin yerine geçen göz içi mercek seçimi, operasyonunun hasta için kazanımlarında belirleyici en önemli etkendir. Kataraktın yanı sıra, yakın, uzak ve orta mesafedeki görme kusurlarına da çözüm getirebilen göz içi mercekler; monofokal (tek odaklı), bifokal (çift odaklı) ve tri-fokal (üç odaklı) olmak üzere üçe ayrılır. En ileri teknoloji tri-fokal akıllı merceklerin kullanıldığı katarakt ameliyatlarının ardından hastalar, bir daha asla gözlük kullanmak zorunda kalmazlar. Monofokal ve bifokal mercek kullanılan operasyonlar katarakta çözüm getirirken, hastaların gözlük kullanımı için bir çözüm sunmazlar.
Katarakt Ameliyatı Nedir?
Katarakt ameliyatı, modern tekniklerin gelişimi ile iğnesiz, narkozsuz ve ağrısız bir şekilde gerçekleştirilerek, hasta aynı gün eve dönebilmektedir. Katarakt ameliyatı öncesinde, göz içinde kullanılacak merceğin kalitesi, hekimin tecrübesi ve operasyonun uygulandığı kurumun hem hijyen hem her hasta için tek seferlik tıbbi sarf malzemesi kullandığından emin olunması, ameliyatın başarısı açısından büyük önem taşır.
Oluşmuş kataraktın ilaç veya gözlükle tedavisi mümkün değildir. Kataraktın tek tedavisi ameliyattır. Katarakt ilerledikçe görmeyi belirgin olarak azaltarak hastanın yaşantısını rahatsız etmeye başlar. Katarakt ameliyatı için kullanılan teknoloji ve göz içine konulan merceğin kalitesi ameliyatın başarısını ve en önemlisi hastanın görme kalitesini belirler. Tüm katarakt rahatsızlığı olan hastaların, sorgulaması gereken en önemli konu gözlerinin içine konulacak merceğin kalitesi olmalıdır.
TRI-FOKAL
AKILLI MERCEK SEÇENEKLERİ
Tri-fokal Akıllı Mercek
Akıllı mercek operasyonu, uzak ve yakın problemleri yaşayan veya katarakt ameliyatı olmak isteyen kişiler için uygulanan bir tedavi yöntemidir. Trifokal lensler, tasarımına bağlı olarak yakın-uzak ve orta mesafe diyebileceğimiz odaklama özelliğine sahip merceklerdir. Uzun yıllardır bu teknoloji dünyada kullanılmaktaydı ama bugün kullandığımız yeni jenerasyon ileri teknoloji mercekler ile çok başarılı sonuçlar alınıyor. Bu ameliyatlarda takılan mercekler ömür boyu göz içinde kalır. Yani hastaların takıp çıkarttıkları kontakt lens gibi bir mercek değildir. Hekim tarafından gözün içine yerleştirilir. Lensin alerji yapması veya doku tarafından kabul edilmemesi mümkün değildir.
Bu ameliyat öncesinde hastanın detaylı bilgilendirilmesi çok önem taşır. Uygun hasta seçimi, uygun teknik, ameliyatın gerçekleştirildiği kurumun ve hekimin tecrübesi ve tabi ki doğru mercek seçimiyle yapılacak bu ameliyattan hasta da hekim de en iyi sonucu alacaktır. Başarıyı neler etkiler? Mercek seçimi ve doğru uygulanması, bu cerrahinin en önemli tarafıdır. Hastanın gözüne uygulanacak lensin tipi, derecesi, göze nasıl bir açıyla yerleştirileceği, yapılan ölçümlere göre lens numarasının (hem astigmat hem uzak ve yakını düzeltebilecek) tam tespit edilmesi önemli ve deneyim isteyen bir uygulamadır.
Hastanın yüksek numaralı gözlüklerinden kurtulması ve bir daha gözlük kullanmadan yaşamına devam etmesini sağlayan bu mercekler aynı zamanda katarakt oluşumunu da engelleyerek ömür boyu kaliteli görüş garantisi sağlamaktadır.
Trifokal mercekler üç odaklıdır. Bu mercekler takıldığında, uzak, yakın ve orta mesafe sorunlarını ortadan kaldırarak 40 cm ile 2 metre arasında kalan mesafeyi de net görmenizi sağlayacaktır.
Ameliyat sonrasında bir süre damlalar kullanılarak göze koruma sağlanır. Yaklaşık 3-4 hafta kadar bu damlaların kullanılması ve gözün korunması gerekir. Normal hayata dönüş ne zaman olur? Ameliyattan 2-3 gün sonra hemen hemen tüm hastalar günlük ev ve iş düzenlerine dönebilir.
PowerON / AddON Akıllı Mercek
Mucize niteliğindeki bu mercekler daha önce normal merceklerle katarakt ameliyatı olmuş ve gözünde miyop, astigmat veya presbiyopi gibi bazı kırma kusurlarından kurtulamamış kişiler için ideal bir çözümdür.
PowerON / AddON mercekler hastanın gözündeki mevcut kırma kusuruna uygun olarak 4 ayrı modeldedir.
Cerrah katarakt ameliyatı olmuş ve mercek takılmış bu hastalarda problem ne ise saptar ve o model lensi seçerek göz içine takar.
Böylece hastanın uzak, yakın ve orta mesafeyi görüp astigmat problemine de çözüm getirilebilmektedir.
Hekim tarafından yapılan detaylı değerlendirmelerle hastanın güzüne takılan en uygun PowerON / AddON mercek seçeneği ile mevcut kırma kusurları da çözülmüş olur.
Miyop, hipermetrop ve astigmat gibi kırma kusurlarının tedavisi için uygulanan ve detaylı tetkikler içeren bir muayenedir. Öncelikle, lazer göz tedavisi sanılanın aksine yeni değil 1980 yılından beri başarıyla uygulanmaktadır. Göz çizdirme olarak’ da bilinen lazer göz ameliyatı için 13 çeşit yöntem ve son teknoloji uygulanmaktadır. Lazer göz muayenesi çok kapsamlı ve detaylıdır. Yapılacak lazer göz muayenesi yaklaşık 1 buçuk saat sürer. Kişiye özel uyguladığımız yöntemler sayesinde hastamızın lazer göz ameliyatı sonrası uzun vadede en kaliteli şekilde görmesi amaçlanmaktadır.
Lazer Göz Ameliyatı Hangi Göz Yapısı İçin Geçerli Olabilir?
Yapılacak ön muayene ve tetkikler neticesinde, aşağıdaki kriterlere uygun kişiler lazerle tedavi edilebilmektedir
18 yaşından büyük kişiler,
Kornea kalınlığı uygun kişiler,
-10 diyoptriye kadar miyobu olan kişiler,
6 diyoptriye kadar astigmatı olan kişiler,
+4 diyoptriye kadar hipermetropisi olan kişiler,
Diyabet, romatizma gibi sistematik hastalığı bulunmayanlar
Gözlerinde başka herhangi bir hastalık (kornea sivrileşmesi, göz tansiyonu vb.) bulunmayanlar
Hamile veya emzirme döneminde olmayanlar.
Lazer Göz Ameliyatında Dikkat Edilmesi Gerekenler.
Kişinin göz yapısına en uygun lazer tedavisinin uygulanmış olması
Kriyoterapi Nedir? Dermatologların ve Jinekologların, cerrahiye gerek kalmadan, derideki lezyonları tedavi etmek için kullandıkları dondurma yöntemine denir. -190 derecede nitrojen oksit gazı ya da sıvı azotla uygulanan bir tedavi yöntemidir. Kolay uygulanabilen, ekonomik, yatış gerektirmeyen neticesi hızlı alınan her yaş ve cinsiyete uygulanabilen bir tedavi metodudur.
Kriyoterapi Ne Zaman Yapılır?
Cerrahi bir işlem olmadığı için doktorunuzun ve sizin programınıza uyan bir zamanda yapılabilir. Uygulanan bölgenin yerine, derinliğine ve büyüklüğüne göre işlem 5-12 saniye arası tamamlanmaktadır.
Herkes Kriyoterapi Yaptırabilir mi?
Gebelikte dâhil olmak üzere hiçbir risk grubu bulunmamaktadır. Bu tedaviye uygun rahatsızlığı bulunan her yaş ve cinsiyetten hastaya uygulanabilen ve anestezi gerektirmeyen, hızlı bir tedavi yöntemidir.
Kriyoterapi Hangi Hastalıklarda Kullanılır?
Dokuda soğuk hasarı oluşturarak, iyi huylu hücre büyümeleri, güneş lekeleri, sinir sıkışmaları, tırnak batmaları, nasırlar, ben (nevüsler), siğiller, cilt kanseri, prostat kanseri gibi pek çok hasarlı ya da hastalıklı dokunun tedavisinde kullanılabilir. Jinekolojide ise genital siğiller ve rahim ağzı yaralarının yok edilmesinde etkin bir yöntemdir. Mısırlılardan bu yana kullanılan ucuz ama etkili bir yöntemdir.
Kriyoterapinin Avantajları Var mıdır?
Özellikle Yaşlı Hastalarda Kimi Deri Tümörü Tedavisinde Cerrahi Bir Işlem Olmadığı Için Hasta Konforu Sağlar.
Kriyoterapi Tedavisinde Siğillerde Tekrarlama Diğer Yöntemlere Göre Daha Az Olmaktadır.
Güneş Lekelerinin Tedavisinde Kozmetik Olarak Iyi Sonuçlar Alınmaktadır.
Kanama Ve Komplikasyon Riski Diğer Yöntemlere Göre Çok Azdır.
Hızlı Ve Uygulanması Kolaydır. Poliklinik Şartlarında Yapılabilir.
Ekonomik Ve Güvenlidir.
Anesteziye Gerek Duyulmaz, Tercihen Lokal Anestezi Uygulanabilir.İşlem Sonrası Rutin Yaşam Ve Alışkanlıklara Hemen Dönülebilir, Iş Ve Sosyal Yaşamı Etkilemez.
Her Yaş Ve Cinsiyet Için Uygundur Hatta Hamilelerde Bile Kullanılabilir.
Kriyoterapinin Riskleri Var mıdır?
Uygulanan bölgeye ve kişiye göre farklılıklar göstermekle birlikte kimi vakalarda bazı yan etkiler oluşabilmektedir. Bunlar; Ödem, ağrı, uygulanan bölgede şişlik ve su toplama, kanama, baş ağrısı, enfeksiyon, senkop, febril reaksiyon, krepitayonla kendini gösteren derinin altına nitrojen gazı gitmesi, milyum, piyojenik granülom, hipertrofik skar, hiperpigmentasyon, parestezi, nöropati, tendon rüptürü, alopesi, ektropyon, hipopigmentasyon, dokuda defekt oluşması, kartilaj nekrozu, dokuların retraksiyonu ve çentiklenmesi olarak sayılabilir.
Kriyoterapi Ne Kadar Sürede Sonuç Verir?
Kriyoterapiden başarılı sonuç alınması işlem uygulanacak bölgenin yerine, derinliğine ve büyüklüğüne göre değişir. Ayak siğillerinde 5-6 seansta başarı sağlanırken el, yüz ve genital bölge siğilleri 2-3 seansta giderilmektedir.
Uterus kökenli (leio) miyom, kadınlarda en sık görülen iyi huylu, uterus adelesi olarak bilinen myometrium denilen, düz kas hücrelerinden köken alan bir kitledir. Köken aldığı hücreye göre “fibroid” olarak da isimlendirilebilir.
Tedavi seçenekleri değerlendirilirken; hastanın yakınmaları, öncelikleri, dahili sorunları, miyom(ların) sayısı, büyüklüğü, yerleşimleri dikkate alınmalıdır. Genel olarak özetlemek gerekirse; hastanın kontrollerini aksatmayacağı düşünülürse, sadece belirli periyotlarla takip edilip, büyümesi izlenebilir ki bu yöntem son zamanlarda, yavaş büyüme gösteren ve malignleşme eğilimi olmayan miyomlarda, invaziv cerrahi yöntemlere göre daha çok kabul görmektedir.
Tıbbi tedavi: Miyomu olan hastada, bu nedenle kanama ve bunun getirdiği dahili sorunların azaltılmasına yöneliktir. Ayrıntılı tıbbi tedavi seçenekleri, hastanın tıbbi koşullarına ve tedaviye uyumuna göre ele alınmalıdır.
Cerrahi tedavi: Karar bu yönde verilmişse, hastanın yaşı, çocuk isteği, miyom nedeniyle yaşadığı sorunlar dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, miyomun yeri, büyüklüğü ve sayısı dikkate alınarak; sadece miyomun alındığı myomektomi operasyonundan, total abdominal histerektomi ve bilateral salpingooferektomi gibi iç genital organların hepsinin alınabileceği bir yelpaze olasıdır. Operasyonun kapalı (laparoskopik) ya da açık(laparotomik) veya vajinal yoldan olup olmayacağını ise, yine miyomun özellikleri, sayısı, büyüklüğü, cerrahın becerisi ve ameliyathane koşulları belirleyecektir.
Miyomun Belirtileri Nelerdir?
Anormal Vajinal Kanama
Ağrı Ve Büyüklüğüne /Yerleşimine Göre Bası Semptomları
İnfertilite (Kısırlık)
Düşük Veya Erken Doğum Gibi Ana Başlıklarda Toplanabilir.
Miyom Tedavisine Geç Kalınması Ne Gibi Sonuçlar Doğurur?
Son zamanlarda yapılan çalışmalarda, miyomdaki büyüme ile kanser olasılığında bir artış olma olasılığında, herhangi bir ilişki ortaya konamamış olup, sorun sadece miyomun neden olduğu kanama ve dolayısıyla anemi ve bunun getirdiği tıbbi komplikasyonlar şeklinde olacaktır.
Miyom Neden Oluşur?
Doğurganlık çağındaki kadınlar ele alındığında, önemli bir sağlık sorunu olmasına karşın, oluş nedenleri hakkında somut ve tutarlı verilere şimdilik ulaşılamamıştır. Genetik yatkınlık üzerinde durulmaktadır.
Miyom Nasıl Teşhis Edilir?
Hastadan alınan anamnez ve yakınmaları ve jinekolojik muayene sırasında vajinal tuşeyle genellikle saptanabilen miyomlar, daha net bir tanı için, vajinal ya da pelvik ultrasonografi ile kolaylıkla tanınabilir. Malign bir sorunu ekarte etmek amacıyla tanısal kürtaj yapılıp; tedavi konusunda atılacak adım netleştirilebilir.
Miyom Çeşitleri Nelerdir?
Yerleşim yerlerine göre submüköz, intramural veya subseröz saplı miyomlar olabilir.
Miyom, Kısırlık Yapar mı?
Yerleşim yerleri ve büyüklüklerine göre, böyle bir olasılık söz konusudur. Mekanik olarak, gamet ve embriyo transferine engel olabilirler. Sperm hareketliliğini kolaylaştıran uterus kasılmalarını bozabilirler. Gebeliğin tutunacağı alanı bozup, uterusun büyümesine engel olabilirler. Erken gebelik sonlanmalarına neden olabilirler.
Miyomların kesin tedavisi laparoskopik myomektomi ile mümkün müdür?
Miyom tedavisi ile ilgili cerrahi endikasyon kararı hasta ve hekim iş birliğince verilmişse; hastanın yaşı ve öncelikleri dikkate alınarak cerrahi olarak, laparoskopi ile de olasıdır. Böylece hastanın ameliyat sonrası, normal yaşamına dönüş süresi ve kanama riski daha az olur.
Lazerle Göz Ameliyatı Sonrası Bilinmesi Gerekenlerİşlem sonrasında belli bir süre göz kuruluğu problemi yaşanabilir. Suni gözyaşı damlaları sayesinde durum kontrol altına alınır ve bir süre sonra damla kullanımı bırakılır. Bu süreyi size doktorunuz söyleyecektir.
Lazerle Göz Ameliyatı Sonrası Batma ve Sulanma
Lazerle göz ameliyatı geniş bir konudur. Hastanın rahatsızlığına, yapılan muayene ve testlere uygulanacak lazer tedavisi türü belirlenir. Intralase-LASIK ve LASIK gibi korneada kapakçık (flep) oluşturularak yapılan ameliyatların sonrasında 6 saat kadar ağrı, batma, sulanma gibi şikayetler olabilmektedir. LASEK, PRK gibi göz yüzeyinin soyulması tekniğiyle yapılan işlemlerden sonra ise 2-3 gün ağrı çekilebilir. Bu ağrının az hissedilmesi için işlem sonrasında hastaya koruyucu kontakt lens verilebilir.
Lazerle Göz Ameliyatı Sonrası Baş Ağrısı
İşlem sonrası baş ağrısı hissedilmesi durumunda kan sulandırıcı özelliği olmayan bir ağrı kesici yine doktorunuza danışılarak alınabilir. İşlem görmüş gözü güneşten ve ışıktan korumak da yine baş ağrısını önlemeye yardımcı olacaktır.
Lazerle Göz Ameliyatı Sonrası İlk Gün
İlk gün; bulanık görme ve gözlerde 3- 4 saat batma, yanma ve sulanma gibi şikâyetlerin olması normaldir. Doktorunuzun tavsiye ettiği ilaçların operasyon sonrası aksatılmadan, tarif edildiği şekilde kullanılması gerekmektedir. İşlem sonrası baş ağrısı hissedilmesi durumunda kan sulandırıcı özelliği olmayan bir ağrı kesici yine doktorunuza danışılarak alınabilir. Ameliyat olunduğu gün araba kullanmak ve işe gitmek sakıncalı olacağından önerilmez. Tozlu ortamda bulunmaktan kaçınılmalı, işlem gören göz ilk 24 saat süresince ovalanmamalı, kaşınmamalı, ellenmemeli ve suyla temastan kaçınılmalıdır. Operasyonun ertesi günü gündelik yaşantınıza dönebilirsiniz. Operasyondan sonra doktorunuzun önereceği suni gözyaşı damlası 3 ila 6 ay arası kullanılmalıdır.
Lazerle Göz Ameliyatı Sonrası Kontroller
Lazerle yapılan göz ameliyatın türüne göre, kontrol süreleri değişkenlik gösterebilmektedir. Ertesi gün, bir hafta sonra, 1 ay ve 3 ay sonra şeklinde programlandıktan sonra yılda bir kere rutine indirgenebilmektedir.
Femtosaniye Lazerle Katarakt AmeliyatıKatarakt, göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasıdır. Bu sebeple görme netliği azalır ve bozulur. Yaşa bağlı olabileceği gibi kalıtsal sebeplerle de görülmektedir. Kataraktın tek tedavi yöntemi refraktif cerrahidir. Bunun içinde birkaç farklı yöntem uygulanmaktadır. Bunlardan biri de son yıllarda gelişen ve hızla yaygınlaşan Femtosaniye Lazerle Katarakt tedavisidir.
Katarakt ameliyatlarında Lazer kullanımı sayesinde, klasik cerrahi yöntemlere göre daha güvenli, emniyetli, konforlu ve komplikasyon riski en aza indirilmiş bir şekilde yapılabilmektedir.
Femtosaniye Lazerli Katarakt Cerrahisinin Klasik Fako Yöntemine Göre Farklılıkları
Kesi Lazer Ile Açılır Ve Bıçak Kullanılmaz, Doku Bütünlüğü Bozulmaz
Kesi Düzgün Ve Planlıdır Bu Da Ameliyat Sonrası Görüş Netliğinde, Görüntü Kalitesini Olumlu Etkiler
Bilgisayar Kontrolünde Yapıldığı Için Hata Riski Sıfırdır
Ödem Ve Enfeksiyon Riski Çok Düşüktür
Kataraktlı Mercek Parçalanırken Çevre Dokular Zarar Görmez
Yapay Göz Içi Merceğinin Yerleştiği Yuvanın Kusursuz Olarak Hazırlanmasını Sağlar
Kataraktın Yanı Sıra Miyop, Hipermetrop Ve Astigmat Gibi Görme Kusurlarını Da Giderir.
Klasik Fako Yönteminde ise işlemin başarısındaki en önemli unsur hekimin tecrübesidir ve klasik yöntemde komplikasyon riski çok daha fazladır. Yine klasik yöntemde ödem iyileşme süresi fazla olduğundan rutin yaşama dönmek de zaman almaktadır. Femtosaniye lazer yöntemi, özellikle multifokal, trifokal, torik göz içi lens seçen ve gözlüksüz kalmak isteyen hastalarda ameliyat başarısını arttırmak için geliştirilmiştir. Özellikli göz içi mercek seçen hastalarda, tercih edilmesi gereken tedavi yöntemi ‘’Femtosaniye Lazer ‘’ yöntemi olmalıdır.
Operasyon öncesi anestezi özellikli damlalardan hastanın gözüne 5 dakikada bir iki kez damlatılır. Hastanın gözünün görüntülenmesi ve sabitlenmesi için özel bir aparatla vakum yapılır; bu işlem esnasında göz uyuşmuş olduğundan hasta herhangi bir acı ya da ağrı hissetmez. Daha sonra 50-60 saniye gibi kısa bir sürede, kesi ve matlaşmış lensin parçalanması işlemi tamamlanır. Daha sonra bu parçalar aspire edilerek, yeni göz içi lens yerleştirilir. İşlemden sonra göz kapatılmaz sadece koruyucu gözlük verilir. Ertesi gün gerçekleşen rutin kontrolden sonra normal yaşama dönülebilir.
Vitrektomi Ameliyatı Nedir? Vitreus; gözü dolduran, jel kıvamında şeffaf bir maddedir. Göz hacminin yaklaşık üçte ikisini oluşturur ve gözün retina denen sinir kısmına destek vererek gözün anatomik şeklinin oluşmasına katkıda bulunur. Geçmişte retina hastalığından dolayı kör kalan çoğu hasta, günümüzde vitrektomi ameliyatı sayesinde iyi bir görme düzeyine sahip olabilmektedir
Vitrektomi Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Vitrektomide göze girmek için açılan delikler, kornea dediğimiz saydam tabakanın 3-4 mm gerisinden yani pars planadan yapıldığından bu ameliyata pars plana vitrektomi denir. Vitrektomide sklera dediğimiz beyaz görünen tabakada 3 delik açılır. Bir delikten infusion hattı ile göz içine sıvı verilir. Bu sıvı, vitrektomi ameliyatı esnasında çıkarılan vitreusun yerini alır. Diğer delikten sokulan ışık kaynağı, ameliyat sırasında göz içini aydınlatmaktadır. Üçüncü delikten sokulan vitreus kesicisi ise vitreusu küçük parçalara ayırıp yutar. Ameliyat esnasında cerrah gözün içini görebilmek için ameliyat mikroskobu ve çeşitli lensler kullanır.Çoğu zaman sadece lokal anestezi ile göz uyuşturularak yapılır. Hasta ameliyat bittikten sonra evine gidebilmektedir. Hangi Retina Hastalıklarında Vitrektomi Uygulamaktayız?
Göz içi kanama, ileri evre diyabetik göz hastalığı (proliferatif diyabetik retinopati), retina dekolmanı (ayrışması), makula (görme merkezi) deliği, makula önü zar oluşumu (epiretinal membran), göz içi enfeksiyon, göz içi yabancı cisim, göz yaralanmaları, dev retina yırtıkları, katarakt ameliyatı sırasında gözde kalmış lens kalıntıları, göz içine düşen yapay mercek gibi hastalıklarda vitrektomiyi uygulamaktayız.
Astigmatizma Nedir ?Gözümüzün ön yüzeyinde kornea adı verilen saydam bir tabaka bulunur. Kornea yüzeyindeki düzensizlikler astigmata neden olur ve bu da ışık kırma kusuruna yol açarak, nesnelerin görüntüsü bulanıklaşır.
Çoğu insanda az da olsa astigmatizma vardır ve herhangi bir tedavi gerektirmez. Astigmatizma sıklıkla miyop ve hipermetropi gibi diğer kırma kusurlarıyla birlikte ortaya çıkar. Her yaştan kişide görülebilir.
Astigmatizma Neden Olur?
Astigmat kalıtımsal veya korneanın giderek inceldiği keratokonus hastalığından olabileceği gibi sonradan geçirilen bir kaza ya da travma (ameliyat, yaralanma) sonrası da oluşabilir. Eğer küçük yaşta yüksek dereceli astigmata rastlanıyorsa hastada keratokonus araştırılmalıdır. Bunun için de kornea topografisi çekebilen bir merkezde muayene çok önemlidir.
Astigmatizmanın Belirtileri Nelerdir?
Bulanık Ve Bozuk Görme,
Işıklı Yazılarda Dağılma Ve Netleşememe,
Baş Ağrısı,
Gece Görmede Zorluk.
Astigmatizma Dereceleri
Astigmatizma bir ışık kırma kusuru olduğundan, hastanın yazıları ve resimleri net görmesini zorlaştırır. Gözde kırma kusuru bulunan birçok kimsede sonradan astigmatizma oluşabilir. Miyop ve hipermetrop gibi rahatsızlıklar ile birlikte görülebilir. Dolayısıyla düzenli göz muayenesi çok önemlidir ve rutin kontrollerde astigmatizma da bakılmalıdır. Gerekli görülürse astigmatla da ilgili gözlük kullanması gerekebilir. Burada önemli olan astigmat derecesidir. Örneğin derecesi çok düşük olan hastanın gözlük kullanması gerekmeyebilir. Fakat yaşın ilerlemesiyle birlikte astigmat dereceleri de hızla artmaktadır. Genç hastalarda ameliyat ile astigmat ortadan kaldırılabilirken yaşlılarda bu durum tam tersidir.
0,50-1,00 Arasındaki Astigmat Dereceleri
Bu kişilerin gözlük takmasına gerek yoktur ama ileriki yıllarda oluşabilecek ilerlemelere karşı düzenli göz muayenesi şarttır.
1,00-4,00 Arasındaki Astigmat Dereceleri
Bu dereceyi görmüş kişilerde diğer kırma kusurları da mevcuttur. Miyop ya da hipermetrop da göründüğü için gözlük kullanılması gereklidir. Bu hastaların rutin ve düzenli göz kontrolü çok önemlidir.
4,00 ve Üzerindeki Astigmat Dereceleri
Bu kişilerin göz muayenesini kesinlikle ihmal etmemeleri gerekir çünkü bu durum diğer göz sorunlarına da neden olmaktadır. Gözlük kullanımında da daha hassas davranmaları çok önemlidir çünkü astigmat dereceleri hızla ilerleyebilir. Olabildiğince bilgisayar, tv, telefon, kitap ve ışıklı görsel uyarıcılardan gözlerini korumalıdırlar.
Astigmat Testi
İnternet ortamında görme yetinizi basitçe ölçmenize yarayan kimi testler mevcuttur fakat bu kadar yaygın ve ilerlemesi hızlı olabilecek bir rahatsızlığın tanısının konulması ve tedavinin bir an önce başlaması için uzman hekim muayenesi önerilir. Tanı esnasında gerekirse optik sinir ve retinanın yakın bir şekilde incelenmesi için göz damlasıyla gözbebekleri genişletilerek de bakılır.
Astigmat Derecesi Düşer mi?
Uzman hekim incelemesi neticesinde astigmatınızın türüne ve hastanın yaşına göre uygun bir tedavi yöntemi önerilir, bu ilk etapta reçeteli gözlük ya da lens kullanımıdır. Gözlük ve lens net görüşü sağlamak için derecenizi düşürmez, seneler içerisinde azalabilir ya da artabilir eğer derece düşmüyor ve artıyorsa lazer cerrahisi önerilir fakat her hasta bu tedavi için de uygun olmayabilir bu yüzden detaylı bir göz muayenesi gerekmektedir.
Astigmat Nasıl Tedavi Edilir?
Günümüzde astigmat tedavisi olan bir görme kusurudur ve tek tedavisi lazer cerrahisidir. Eğer 18 yaşından büyükseniz, hamilelik dönemi ve emzirme gibi bir durum yoksa, diyabet ya da romatizma hastalığınız bulunmuyorsa, keratokonus ve göz tansiyonu problemleriniz yoksa, göz dereceleriniz artık ilerlemiyorsa lazer tedavisi ile astigmat derecenizi düşürebilir ya da tamamen kurtulabilirsiniz.
Astigmat Ameliyatı
Miyop, hipermetrop ve astigmatın tedavisinde kullanılan ve refraktif cerrahide bütün dünyada uygulanan en yaygın yöntem LAZER’dir. Düşük dereceli astigmat tedavisinde en başarılı yöntemdir. Birkaç tip lazer ameliyatı vardır; İlki Lasik dediğimiz, kapak (flep) yaratarak yapılan ameliyatlardır. Bu ameliyatlarda dokuya ulaşmak için kornea üzerinde bıçaklı ya da bıçaksız lazerle bir kapak yaratılır, dokuya ulaşıp işlem gerçekleştikten sonra bu kapak kapatılır. Bu işlem yapıldıktan sonra hasta iyi görmeye başlar. Ağrı, yanma ve batma gibi şikayetler ya hiç olmaz ya da kısa sürelidir. Diğeri ise PRK Lasek tipi yüzeyel yapılan ameliyatlardır. Bu tip ameliyatlarda korneada herhangi bir kesi oluşturulmaz. Yalnız korneanın en üstündeki epitel doku sıyrılıp lazer, hastanın korneasına direkt uygulanır. Operasyon sonrası kornea yüzeyini korumak amacıyla 2-3 gün kontakt lens takılmaktadır. Bu işlem sonrası net görüş seviyesine ulaşmak 3-4 haftayı bulabilmektedir. Lazer sonrası 3-4 gün ağrı, batma, sulanma ve görmede bulanıklık gözlemlenebilmektedir. SMILE lazer ise en yeni yani 3. kuşak lazer refraksiyon cerrahisidir. Lasik’de lazer uygulayabilmek için büyük bir kesi gerekirken, bu kesi SMILE’ da 2 mm’ye kadar düşmektedir. SMILE prosedüründe, cerrah korneada küçük, lens şeklinde bir doku (lentikül) oluşturmak için femtosaniye lazer kullanır. Daha sonra aynı lazerle kornea yüzeyinde küçük bir yay şeklinde kesi yapılarak cerrah bu kesiden lentikülü çıkarır. Minik lentikül çıkarıldığında, miyopi düzeltilerek kornea şekli değiştirilmiş olur. Kornea kesisi dikişsiz birkaç gün içinde iyileşir ve keskin görme çok hızlı gerçekleşir. Bu sebeple iyileşme çok hızlıdır ve göz kuruluğu, ağrı, batma gibi durumlar yaşanmaz .Ayrıca bu işlemlere uygun olmayan hastalara No- Touch Lazer tedavisi uygulanabilir.
No-touch Lazer (TransPRK) Uygulaması
Kırma kusurunun giderilmesinde kullanılan yöntemlerden sadece biridir. Aslında ilk kuşak lazer cerrahisi olmasına rağmen sınırlı vakada güvenle uygulanabilmektedir. İsminden de anlaşılabileceği gibi göze dokunmadan, temas etmeden yapılan lazer tedavisidir. Özellikle temas hissinden tedirgin olan hastalar için konforlu bir yöntemdir. Avantajlarından biri de ince kornea yapısı olan hastalara uygulanabilir olmasıdır.
Astigmat Gözlük Takılmazsa İlerler mi?
Bazı özel durumlar hariç astigmat genelde ilerlemez.